1 Şubat 2025 Cumartesi

Yargı ve Toplum



 Yanındaki kuş da ne? Yeryüzünün en dindar kâhini.


Alciatus, kargayı iyi şeylerin habercisi olarak görürken, eski şairler onu kötü olayların habercisi sayardı. Aslında mesele, karganın neyi temsil ettiği değil, insanın dış görünüş ve sembollerle yargılama eğilimidir. İnsanlar, kendi algılarını evrene yansıtarak her şeyi anlamlandırmak isterler. Kargayı, baykuşu ya da kara kediyi uğursuz saymak gibi, bu yargılar hayvanlara bile sirayet etmiştir. Peki, eğer hayvanların bilinci olsaydı, onlar insanları iyi haberci mi, kötü haberci mi olarak sınıflandırırlardı?


Buradan daha derin bir soruya geçelim: Yargılamak doğru bir eylem midir? Yargılamak, çoğu zaman düşünme zahmetine girmeden olayları etiketleme eğilimidir. Oysa anlamaya çalışmak, empati kurmak ve çözüm üretmek çok daha zor ama değerli bir süreçtir.


Örneğin, bir insan başka bir insanı sebepsiz yere bıçakladı diyelim. Suçlu yakalandı, yargılandı ve hapse atıldı. Ceza sisteminin görevi onu topluma kazandırmak mıydı, yoksa yalnızca izole etmek mi? Hapishanedeki sürecini tamamlayan suçlu, serbest kaldığında birini daha bıçakladı. Yani ceza, topluma karşı işlenen suçu engelleyemedi. Ceza kavramı burada yeterli miydi? Hayır. Çünkü biz suçluyu cezalandırdık ama onu rehabilite etmedik. Bir bireyi suç işlemeye iten nedenleri anlamadan sadece cezalandırmak, sorunun özüne inmemek demektir. Bu yüzden hapishaneler, suçluları sadece dış dünyadan soyutlayan birer kutu olmaktan öteye geçemiyor. Toplum ise bunun üzerine düşünmüyor, sadece en kestirme yolu seçerek "idam getirilsin, hepsini asalım" diyor. Ama idam, suçun nedenlerini ortadan kaldırmıyor. Cezayı ağırlaştırmak, suçu önlemiyor.


Peki, neden sorgulamıyoruz? Neden ceza sisteminin işlevsizliğini tartışmıyoruz? Çünkü düşünmek, analiz etmek ve çözüm üretmek zaman ve çaba gerektiriyor. Oysa yargılamak, en kolay çıkış yolu. Oysa gerçek çözüm, suça neden olan sosyoekonomik faktörleri, psikolojik unsurları ve adalet sisteminin yapısını sorgulamaktan geçer. Eğer bir değişim istiyorsak, bunu sadece sandalyelerde oturup el kaldırıp indirenlerden bekleyerek değil, doğrudan çözüm mekanizmalarına etki ederek başlatmalıyız.


Toplum, kendi geleceğini şekillendirmek için düşünmeli, sorgulamalı ve çözüm üretmelidir. Çünkü yalnızca yargılamak, bizi daha iyi bir noktaya taşımayacak.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşlerde Yaşayanlar Derneği

Bazı insanlar yaşamak için yaşar, bazılarıysa düşlemek için. Ben ikinci gruptandım — en azından öyle sanıyordum. Ta ki, sabah uyanmalarım bi...