16 Nisan 2025 Çarşamba

Boşluk


Boşluk

İçimdeki boşluk, zamanla bir haritaya dönüştü.
Yol göstermeyen, ama yön kaybettiren bir harita.
Her adımım, bir öncekinin yankısı gibi — sanki yürümek değil de, düşmek için ilerliyorum.
Ve düştükçe, içimdeki o hiçlik genişliyor.
Bir çukur değil bu; bir evren.
Karanlıktan yapılmış, suskunluktan örülmüş bir evren.
Bazen bu evrenin içinde kaybolduğumu düşünüyorum.

Aynaya bakıyorum.
Ve orada gördüğüm şey ben değil.
Bir siluet belki, belki sadece geçmişin yorgunluğu.
İnsan kendi yüzüne yabancılaşabilir mi?
Ben her gün biraz daha tanımadığım biri oluyorum.
Çünkü içimdeki bu derinlik, beni benden çalıyor.
Sessizce, iz bırakarak.

Kalbimde artık ne bir ritim var,
ne de bir yön.
Duygularım, emirsiz kalmış bir ordu gibi.
Her biri ayrı bir cephede, her biri kayıp.
Sevincim bile sanki başkasının gülümsemesi.
Kendi mutluluğuma misafir gibiyim.

Geceleri daha çok büyüyor bu yokluk.
Çünkü gece, her şeyin sesi kesildiğinde konuşur insanın içi.
Ve benim içim, bana susarak bağırıyor:
“Buradayım.”
“Seninle birlikte çürüyen sessizliğimle.”

Yokluk bir ceza değil.
Bir sonuç.
Kayıpların, susmaların, söylenmemiş sözlerin, dokunulmamış ellerin sonucu.
Bazen sevilmeyen yanlarımızda birikir,
bazen de fazla sevilmiş bir hatıranın gölgesinde.

Ve biliyorum…
Bu eksiklik dolmayacak.
Çünkü bazı boşluklar tamamlanmaz,
sadece tanınır.
Onlarla yaşamayı öğrenirsin.
Tıpkı kırık bir kemikle yürümeyi öğrenmek gibi.
Acıyla değil, alışkanlıkla.

Ama içten içe hep şu düşünce:
"Ya biri, o boşluğa dokunabilirse?"
Bir kelimeyle, bir bakışla, bir suskunlukla…
Belki de o derinlik, sadece bir yankının evi değildir.
Belki de biri orada bir mum yakabilir.
Ve karanlık ilk defa… geri çekilir.

Umut, bazen yokluğa düşen bir taş gibi.
Sesini bile duyamadan yok olur.
Ama ben yine de bekliyorum.

Belki biri gelir… Ve o boşluk, bir yer olur.
Belki biri kalır… Ve ben, kendime dönerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşlerde Yaşayanlar Derneği

Bazı insanlar yaşamak için yaşar, bazılarıysa düşlemek için. Ben ikinci gruptandım — en azından öyle sanıyordum. Ta ki, sabah uyanmalarım bi...